NEFES ALAN BİNALAR İÇİN BÜYÜK ADIM
İklimlendirme - Soğutma Klima İmalatçıları Derneği (İSKİD), ‘Mimari Tasarımda İklimlendirme Konferansı’ ile nefes alan binalar için önemli bir adım atıyor.
08 Ekim 2014 Çarşamba 07:48
İSKİD ve çalışmalarından bahsedebilir misiniz?
İSKİD, Türkiye iklimlendirme sektöründe faaliyet gösteren firmalar arasında işbirliği sağlamanın yanı sıra tüketici ve üreticilerin haklarını korumak, soğutma ve klima ihtiyaçlarının karşılanması için çevre korumasına ve ülke ekonomisine dikkat ederek gereken çalışmaları yapmak amacıyla kuruldu. Şu anda Türkiye iklimlendirme sektörünün yüzde 90’ını temsil eden 97 üyesi bulunan derneğimiz; sektörümüzü çevreyi gözeten, yenilikçi, güvenilir, rekabetçi nitelikleriyle yurtiçi ve yurtdışında saygın ve öncü bir konuma taşımak için çeşitli çalışmalar yürütmektedir. Bu çalışmaların sonuncusu ise yakın zamanda gerçekleştireceğimiz Mimarı Tasarımda İklimlendirme Konferansı olacak.
Mimari Tasarımda İklimlendirme Konferansı nedir?
22 Ekim tarihinde YEM’de gerçekleştireceğimiz konferans sektör temsilcilerini ve mimarları buluşturacak. Konferansın ana amacı nefes alan binalar yaratmak için “tasarımda iklimlendirme”nin önemine değinmek olacak. Tasarımda İklimlendirme ile ilgili sorunların ve ihtiyaçların masaya yatırılacağı konferansta ayrıca konforlu, sağlıklı, nefes alan, doğru iklimlendirme sistemleri olan binalar için atılması gereken adımları da konuşacağız.
Tasarımda iklimlendirme nedir?
Şu anda iklimlendirme sektörünün en önemli sorunlarından biri, projeler tamamlandıktan sonra iklimlendirme konusunun gündeme gelmesi. Proje tamamlandıktan sonra iklimlendirme için otomatik olarak bırakılan alan üzerinden yapılan çalışmalar ne yazık ki doğru sonuçlar vermeyebiliyor.
Aslında yapılması gereken proje henüz tasarım aşamasındayken iklimlendirme için en uygun seçeneklerin konuşulması ve buna uygun alan yaratılması. Bizim de İSKİD olarak bu konferans ile amacımız yapılar henüz mimari proje konsept tasarımı aşamasında iken mimarların, mekanik tasarımcılarla bir araya gelmesini sağlamak ve böylece nefes alan binalar yaratmak.
Yapılan yanlış iklimlendirme uygulamaları nasıl zararlara yol açıyor?
Ticari olmayan binalarda ve ticari binaların çoğunda sabit debili (CAV) sistemler bulunuyor. Bu sistemler boş alanların gereksiz yere havalandırılmasına yol açarak enerji maliyetlerini yükseltiyor. Talep kontrollü havalandırma dediğimiz demand controlled ventilation, (DCV) çevre için daha iyi bir seçenek sunuyor. Değişken hava debili sistemlerin kullanılması, özellikle kamu ve ticari binalarda ısıtma enerjisi ve hava dolaştırma sistemlerinin çektiği elektrik gücünde büyük azalmalara sebep olabiliyor. Havalandırmanın talebe göre kontrolünün de dikkatle yapılması gerekiyor. Aksi takdirde sistemde kısılma ve dengeleme sorunları çıkabiliyor ve uygulamada düşünüldüğü ve hesaplandığı kadar tasarruf elde edilemiyor.
Yanlış uygulamaların çevreye etkisinden bahsedebilir misiniz?
Yapılan çalışmalar çevrede kalıcı zararları önleyebilmek için 2050 yılına kadar insanlar tarafından üretilen CO2 emisyonlarının yüzde 50 oranında azaltılması gerektiğini gösteriyor. Bu durumun bina sektörüne yansıması ise enerji tüketimini azaltılması, hatta sıfır enerjili binaların yapılması olacaktır. Avrupa enerji hedeflerine göre, kamu binaları 2018/2019, diğer binalar da 2020/2021 yılına kadar sıfır enerjili binalar olacak. Sıfır enerjili binalar popüler bir kavram olsa da aslında bu net enerji tüketimi ve karbon emisyonu olmayan bina anlamına geliyor. Ancak pratikte bunu, çeşitli verimlilik artışlarıyla enerji gereksinimi en aza indirilmiş konut ve ticari bina olarak algılamalıyız.
Doğru iklimlendirmenin insan sağlığı açısından önemini nedir?
Giderek artan şehirleşme insanları daha çok kapalı ortamlarda yaşamaya doğru itiyor. İnsan sağlığı ve konforu için kapalı ortamların iklimlendirilmesi giderek daha yaygın hale geliyor ve buna paralel olarak iklimlendirme sistemlerinin kullanımı artıyor. Kapalı ortamlar için tasarlanan iklimlendirme sistemlerinin kullandığı enerji ihtiyacı her geçen gün artıyor ve bu enerjiyi karşılamak için tüketilen kaynaklar gittikçe daha sınırlı hale geliyor. Bu anlamda kapalı binaların iklimlendirmesi için seçilen sistemlerin doğruluğu kadar, bu sistemlere ihtiyacın minimuma indirilmesi için yapının tasarımı daha çok öne çıkıyor. Doğru iklimlendirme sistemi kullanımı kadar minimum enerji ihtiyacı yaratan bina tasarımı da önem taşıyor. Bu nedenle bina konsept tasarımının oluşumu sürecinde iklimlendirme mühendislerinin de yer alması, binaların enerji ihtiyacı henüz oluşmadan tasarımda alınacak mimari ve inşai tedbirlerle büyük ölçüde azaltılabilir. Biz de konferansta bu konunun önemine dikkat çekmeyi amaçlıyoruz.
Yeni yapılan projelerin yüzde kaçı doğru iklimlendirme şartlarına sahip?
Ülkemizde giderek çok katlı ve çok büyük hacimli yapıların inşa edildiğini görüyoruz. Çok katlı yapılar, çok lüks konutlar. Bu yapıların görkemli üç boyutu yanında, insana hizmet edecek hava kalitesi, hava hızları, sıcaklık dağılımları gibi özellikleri içeren konforun da yeterince dikkate alınıyor olduğunu düşünüyoruz. Diğer yapılarda olduğu gibi, yüzlerce öğrencinin öğrenim gördüğü sınıflarda, yemek yedikleri kafeteryalarda, bunların hiç dikkate alınmadığını söyleyebiliriz. Bu durumun en önemli nedeni de ülkemizde ilgili standartların geliştirilmemiş ve uygulamaya sokulmamış olmasıdır.
İklimlendirmede konfor nedir?
Dünyada kabul edilmiş araştırmalara göre, insanlar belli bir sıcaklık ile nem aralığında ve temiz havalı ortamlarda rahat etmektedirler. Ortamdaki nem düzeyinin az olması; boğaz kuruluğu, gözlerde yanma gibi rahatsızlıklara yol açıyor. Fazla nem ise terlemeye ve bunaltıcı bir sıcaklık hissine neden oluyor. Ayrıca ortamın havası, temiz ve taze olmalıdır. Toz, duman, polen ve diğer zararlı maddelerin filtre edilmesi ve insanın fark etmeyeceği ama; temiz havayı getirip kirli havayı götürecek bir hava dolaşımı gereklidir. Eğer çalışma ortamında termal konfor şartları yok ise, önce sıkıntı hissedilir daha sonra rahatsızlık duyulmaya başlanır. Hava sıcaklığı, nem, hava akım hızı, termal radyasyon, çalışma ortamında termal konforu etkileyen sebeplerdir. Bu faktörlerin uygun halde olmaması, insanın çalışma kapasitesini, iş verimini düşürür. İklimlendirilmiş ortamlar, iş gücü veriminde artış ve sağlıklı bir yaşam sağlar. Yukarıda sayılan zararlardan kurtulmak ve yararları elde etmek için iklimlendirme gereklidir. Bu bilgilerin ışığında iklimlendirmenin bir lüks değil, insanca yaşamak için bir ihtiyaç hâline geldiğini söylemek yanlış olmaz. İklimlendirme, kapalı mekânın havasının istenen sıcaklık, nem, hava dolaşımı, temizlik ve tazelikte tutulmasıdır.
huriyetemlak
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2008 - 2018 Haber İnşaat
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.